
Ey bu duvarlar, Neler neler yaşadılar. Üzerlerine kaç kat boya atıldı Lâkin bir türlü örtülemedi o yaşanmışlıklar; Her tokadın ardından söküldü dudaklarının dikişi, Her defasında da çok daha fazlasını kustular.
Bir hayaletin ruhu sindi onlara, Konuşsa konuşamaz, Dokunsa dokunamaz; Kimseler hissetmez onların yakarışlarını; Çünkü kimse bakamaz onlara bükük boyunlarını kaldırıp. Şimdi o çehrelerde her türlü duygunun izi; Lâkin o duvarlar artık kefeninin içinde sükûtun kölesi; Yılların darbesini yediler de sarsılmadı demir görünümlü çalıdan bozma iskeletleri, Tek bir yaşanmışlığın gölgesinde mi eriyecek cehennem yutmuş alçıdan bedenleri? Cehennem... Cehennem şimdi onların gözlerinde, dilinde, kulaklarında ve teninde; Birkaç fırça katli ile mi sönecek bir dünya yangının silsilesi? Peki neden insanlık sanıyor ki; Yaşanmışlıkların külünü söndürmek için kullanılan katmer katmer boya, Soluklarla kirlense de çok daha fazlasını kazıyamayacak o çatlak, beyaz kana?
2019
Comments