top of page
yaşamak zaten varoluşsal bir intihar...

GÖZLEMSEL 1

Yazarın fotoğrafı: Rümeysa AzakRümeysa Azak

Güncelleme tarihi: 11 Oca 2021


 



Denizin ve gökyüzünün kaynaştığı fakat aslında birbirlerine bir kere dahi temas etmedikleri ufkun çizgisine baktı, orada gözle görülebilir derecede kalın lâkin eline bile bulaştıramayacağı bir ip salınıyordu; her salınışında denizi gökyüzüne, göğü maviye değdiriyor, kısa bir an temas halinde olan tenler ayrıldıkları an paslı bir çivinin iltihabını kapmışçasına kan kaybediyordu. Ah ne fevkaladeydi o kan kaybından ölmeler! Gözü seyirdi kirli şahikanın altında uyuşan bedeninin, düğümlendiği imgelerin göz yuvarlarından kayışı misali kontrolün bağlarından arındı ve ancak gözünün ekranına salınımlanan bir gemi tutturulana kadar soluksuz eylemlerini bir köşeye karalayadurdu. Devinimlerinin arasına rüzgâr dahi girmeden lâkin dalgaların elleriyle bir ileri bir geri şu koca su kütlesinin üstünde süzülüyordu. Gövdesinin parlak mavisi sönmüş, gövdesinden ipler sallanıyordu; sanki demir atmak konusundaki kararsızlığının birbirini bulan çizgilerinin oluşturduğu boşluğu boyuyordu. Daha fazlasını istedi: bakmak ve görmek, birazdan kuvvetlenecek olan rüzgârın hikmetiyle küçük kıvrımlarla sabitsizleşen direğe bakarak boynuna asılı ipin ucundaki ağı atıp atmayacağını bilmek istedi; anlam veremeden izleyeceği devinimler karmaşasının hayali varlığı dimağına ayak basar gibi oldu lâkin o adımın atılmasını engelleyen bir karaltı birden var olup kaybolarak tüm algısını tepetaklak etti. Birkaç metre ilerisine, çimenlerin bulaşmadığı betondan zemine bir karga tünemişti. Önce kanatlarını havalandırdı, kim bilir hangi tatlar damağına yapışmıştı da dokunuşları da kokuları da silkeliyordu üzerinden; derisini çıkarıp yıkayamamanın üzüntüsünü yaşıyor olabilir miydi?

Ardından kanatlarını gövdesine kilitledi ve kafasını satırlık bir açıyla yere eğimledi, kulağından sarkan kulaklıklarının uğultusundan mütevellit karnının gürültüsünü duyamayacağı karganın açlığına ortak olmaya çalıştı; hep aç olmalıydı, değil mi? Bir süre etrafında bir karantina bölgesi oluşturulmuş gibi belirli bir bölgeyi deşti gagası, arandı. Bu siyah tüylü, sesi belli bir kalıba dadanmadığı için çirkin diye atfedilen mucizevi yaratılışın adımları ona penguenleri anımsattı; belki de biraz kanguruluk vardı, bilemiyordu. Kafasını dikleştirdiğinde attığı adımların nihayetinde bir sonu geldi, pençelerinin arşınladığı kirli kaldırımların üstünde bakışlarını bulutları yoğunlaşmış semaya tutturur gibi oldu ve o an gökyüzüne kavuştu yeniden kanatları. Karganın ardından bir dolu yağmur başladı...



 



Ekim, 2019


 
 
 

Comments


gönderilerden haberdar olun
  • Instagram
  • Tumblr Sosyal Simge

© 2023 by The Book Lover. Proudly created with Wix.com

bottom of page